20 Mayıs 2014 Salı

Nostaljik bir Tren yolculuğu ve Kars

Kar fotoğrafı çekme sevdası ve Tren nostaljisi...

İstanbul'a yıllardır doğru düzgün kar yağmıyor ve biz Kar'ı çok özlediğimizi fark ettik... Bolu'ya mı gitsek, ne yapsak derken, Kars'a gitmek geldi aklımıza. Ve daha da güzeli "Doğu Ekspresi"ne atlayıp, daha önce hiç yaşamadığımız, uzun bir tren yolculuğu mu yaşasak dedik ve bu düşünce bizi çok heyecanlandırdı. Hemen biletleri ayarlayıp, Kars yolculuğunu planlamaya başladık :)

Öncelikle Kars'ın çok soğuk olacağını ve çok üşüyeceğimizi düşünerek Decathlon'a gittik. Decathlon, her türlü spor malzemesini bulabileceğiniz, kocaman bir mağaza. Fiyatlar düşük değil ama çok yüksek de değil, ortalama diyebiliriz. Ama her türlü outdoor spor malzemesi bulunuyor. Biz de buradan kalın, bizi sıcak tutacak polar, eldiven, atkı, çorap vs. aldık.

TCDD'nin internet sitesinden "Doğu Ekspresi" Kars biletlerimizi aldık, yolculuk 25 saat süreceği için "yataklı vagon" almayı tercih ettik. Eğer siz de bu kadar uzun bir yolculuğa çıkacaksanız ve "yataklı vagon" düşünüyorsanız, biletleri almayı son dakikaya bırakmayın çünkü "yataklı vagon"da yer kalmayabiliyor. Bu arada tren yolculuğu ile ilgili bazı detayları öğrendik; Trenlerde pulman, kuşetli vagon, örtülü kuşetli vagon, yataklı vagon gibi çeşitli alternatifler var. "Yataklı vagon" içinde genişleme özelliğine sahip bir masa, küçük buzdolabı (içinde su, iki tane meyve suyu, 2 küçük çikolata ve kraker var), küçük bir lavabo var. Ayrıca 2 tane küçük havlu, terlik, sabun da veriyorlar. Otel gibi yani. Klimayı kendiniz ayarlayabiliyorsunuz ve camı açabiliyorsunuz. Kompartıman da telefon, bilgisayar vs. şarj etmek için iki tane priz de vardı. Yataklar hazırlanmış ve harikaydı. Katlanıp yatak olduğu için sanırım, yatmak yerine oturmayı tercih ettiğiniz zaman koltuk çok rahat değildi. Her kompartımanın iki ucunda 1'er tuvalet bulunuyor.





Şu an hızlı tren inşaatından dolayı İstanbul tren seferleri çalışmadığı için, Doğu Ekspresi'ne Ankara'dan binmemiz gerekiyordu, yolculuk günü İstanbul'dan arabaya atlayıp, Ankara'ya gittik, 1 saat öncesinden Gar'a gidip, vagonumuza yerleştik. Trende Kars'a fotoğraf turuna çıkmış bir grup vardı, yaş ortalaması 45-50 civarında olan çok tatlı bir gruptu. Sonradan öğrendiğimize göre böyle fotoğraf grupları kışın ve ilkbaharda gidiyorlarmış Kars'a.
Yolculuk başladı nihayet, daha önce Orhan Pamuk'un "Kar" kitabını okumamıştım ve Kars'a giderken Kar'ı okumak bana çok iyi bir fikirmiş gibi geldi ve Kar'ı aldım yanıma, Ankara'dan tren akşam kalıyor, hava karardığı için manzarayı izleyemiyorsunuz, o yüzden kitap okumaya başladık. Trenin kısa sürede alıştığımız sesi ve sallantısı bana çok keyif verdi, umarım siz de seversiniz. Acıkınca "yemekli vagon"a gittik, yemekler çok pahalı değil, hatta fiyatlar uygun bile sayılabilir. İçki servisi de bulunuyor. Bir süre burada vakit geçirdikten sonra, vagona dönüp uyuduk. Sabah uyanır uyanmaz ilk işimiz Kar var mı diye pencereye atlamak olduysa da henüz kar yoktu. Kahvaltımızı yapıp, biraz manzarayı izleyip, biraz fotoğraf çekip, biraz sohbet edip, biraz kitap okuduk. Bir ipucu vereyim, eğer fotoğraf amacı ile gidiyorsanız, trenin durduğu bir durakta, gidip kondüktörle görüşün, büyük ihtimalle, ilk vagonda onunla birlikte durup, fotoğraf çekmenize izin verecektir. Böylece güzel kareler yakalayabileceksiniz :)
Erzurum'a varınca kar görmeye başladık nihayet, Erzurum'dan sonrasında bembeyaz bir yolculuk yaptık. Uçsuz bucaksız, bembeyaz bir coğrafya. Yaşayanlar için zordur mutlaka ama bizim gibi kar görmeyenler için hayranlık verici ve büyüleyiciydi, bol bol fotoğraf çektik.






Tren 1 saat rötarla Kars'a geldi, ne kadar üşüyeceğimizi merak ederek indik trenden, gerçekten soğuktu, hemen taksiye atlayıp, otele gittik. Eşyaları yerleştirdikten sonra; "Kars'a kadar gelinip, kaz yemeden dönülür mü?" diyerek Kars'ın ünlü "Kars Kaz Evi"ne doğru yola koyulduk. Kars Kaz Evi oldukça ünlü bir yer, Kars'lı bir teyzenin etrafındaki diğer kadınları da toplayıp, açtığı bir mekan. Şehre gelen yerli yabancı turistler mutlaka gidiyorlar. Bizim izlenimlerimiz çok iyi değildi; öncelikle gereksiz pahalı olduğunu düşünüyorum, sadece bir but veya göğüs 50 TL. Ama bütün Kars'ta hemen hemen bu şekilde Kaz eti. Kaz Evi'nde ise Kaz eti inanılmaz tuzluydu. Foursquare'deki yorumlara baktık orada otururken acaba şansımıza mı tuzlu geldi diye, herkes yazmış bu yorumu, yapış tarzları bu şekilde sanırım. Ertesi gün başka bir yerde yedik orada tuzlu değildi mesela. Bu arada turşu getiriyorlar her lokantada ve turşu gerçekten çok başarılı. Kaz'ı yeyip, karnımızın açlığını ve merakımızı giderdikten sonra tekrar otele doğru yola koyulduk. Hava gerçekten soğuktu, -16 derece. Hava karanlık olduğu, soğuk olduğu ve yorgun olduğumuz için şehrin içinde biraz gezinip, otele gittik.


Sabah şansımıza güneşli bir güne uyandık. Ve oteldeki oldukça güzel, bol peynir çeşitli bir kahvaltıdan sonra kendimizi sokağa attık. Önce şehir içinde biraz dolandık. Kars'ın özet olarak sonunda At ve Aslan heykeli olan 2 caddesi var diyebiliriz, biri Aslan'lı cadde, diğeri de At'lı cadde olarak söyleniyor halk arasında. Güzel heykeller.


Araba kiralayıp Ani Harabelerine gitmeyi planlamıştık. Otele yakın bir kiralık araç firması bulduk, aracı kiraladık. Bir ipucu daha otelde bize istersek taksiyle Ani'ye gidebileceğimizi, taksinin orada bizi bekleyeceğini ve gezi bittikten sonra geri getireceğini söylediler, pek çok insan bu şekilde yapıyormuş, 100-120TL civarında bir fiyat verdiler bunun için ama biz araba kiralamayı tercih ettik, araç kirası 130TL'ydi, bence taksiyle gitmek yerine araç kiralayın çünkü hem yolda fotoğraf çekmek ya da diğer eserleri görmek için durma şansınız olur hem de Ani'yi keyfinize göre, uzun uzun gezersiniz. Araç kiraladıktan sonra Ani Harabelerine doğru yola koyulduk ama daha Kars'tan çıkmadan aşağıda resmini gördüğünüz, gerçekten çok güzel olan "Fethiye Camii"yi gördük ve hemen arabadan indik. Bu katedralden çevrilerek Camii olmuş ve o kadar güzeldi ki...


Camiyi gezdikten sonra tekrar arabaya atlayıp, yola koyulduk. Ani yolu o kadar geniş ki insan kendini otobanda hissediyor, yolun iki tarafı da ıssız bucaksız kardı, bembeyaz ve o kadar güzel görünüyordu ki.. Tabii bizim gibi gezginler için böyle, Kars'ta yaşayanlar bambaşka şeyler düşünüyor da olabilir :)


Yaklaşık 1 saat sonra Ani Harabelerine ulaştık. Şansımıza hava güneşliydi ve esmiyordu, yoksa Ani Harabelerinin bulunduğu geniş, düzlük alanda çok üşüyebilirdik. Harabeler gerçekten güzeldi. Biz özellikle karlı halini görmek istemiştik ama konuştuğumuz Karslılar, baharda çok daha güzel olduğunu, her tarafın kır çiçekleriyle dolduğunu söylediler. Kars'ın çiçekleri başka hiçbir yerde bulunmazmış.








Polatoğlu Kilisesi (Aziz Grigor Kilisesi) 10. yüzyılda yapılmış, daha sonra çeşitli onarımlar geçirmiş. Bu haliyle harabelerdeki en dikkat çekici yapıydı, bozulmadan bu kadar kalabilmiş olması harika!



Ebu'l Manuçehr Camisi ve Türbesi (Manuçehr Camisi ya da Ani Ulu Camisi) Selçuklu Hükümdarı Alp Arslan Ani'yi fethettikten sonra şehrin yönetimini Selçuklular adına sürdürmesi için Ebu'l Manuçehr'e veriyor. Manuçehr bu camiyi 1071 yılında inşa ettiriyor. Bu Cami, Anadolu'da Büyük Selçuklu Mimarisine bağlanan ilk camiymiş. Bir kısmı yıkılmış olmasına rağmen gayet iyi korunmuş ve etkileyiciydi.





 Ani'yi biraz daha gezdik ve bol bol fotoğraf çektikten sonra geri dönüş yoluna koyulduk ve dönüş yolunda baykuş ve tilki gördük, hatta tilkiler gördük de diyebiliriz, gündüz vakti, köye çok yakın noktada tilki görmek bizi şaşırttı tabii ama baykuş gerçekten çok güzeldi.




Kars'a dönüp, Kars'ın içini biraz daha gezdik ve Havariler Kilisesi ya da Kümbet Camii'ni gezdik, bu yapı da ayrı bir güzeldi.


Kars kalesini gezerken hava kararmaya başladı ama bence zaten çok da gezilecek bir şey yoktu.



Hava kararınca kiralık arabayı verdik ve şehrin içinde bu sefer başka bir lokantada yemek yiyerek, üşümeye başlamış bir şekilde otele döndük ve sabah geri döneceğimiz için valizimizi hazırlayıp, tembellik yapmaya başladık.

Sabah erkenden trene atlayıp geri döndük, Kars'a geliş çok heyecanlıydı ama dönüş biraz hüzünlü oldu çünkü sadece 1 günümüz vardı, bu yüzden herşeyi hızlıca yaşamıştık ve kafamızda görmeye vakit bulamadığımız yerler vardı. Yine de iyi ki bu yolculuğu yaptık. Tren yolculuğu insana bambaşka düşünceler veriyor, herkese tavsiye ediyorum ve Kars gerçekten güzel bir şehir. Biz sevdik, umarım siz de seversiniz...